Mimar Sinan’ın Hamamında Skandal! Göbek Taşında Dansöz Görüntüsü

Mimar Sinan’ın inşa ettiği Kapıağası Yakup Ağa Hamamı restorana dönüştürüldü. Göbek taşında dansöz, taslarda yemek görüntüleri sosyal medyada tepki çekti.

Mimar Sinan’ın Tarihi Hamamı Gazinoya Dönüştürüldü! Göbek Taşında Dansöz Tepkisi

Osmanlı mirası gazino sahnesine dönüştü: Sosyal medyada büyük tepki

İstanbul’un tarihi semtlerinden Samatya’da bulunan, Mimar Sinan’ın inşa ettiği ilk hamamlardan biri olarak bilinen Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, yeniden gündeme geldi.
Osmanlı dönemine ait mimarisiyle dikkat çeken bu yapı, son dönemde gazino tarzı eğlence mekanı olarak kullanılmaya başlandı.
Tarihi eserin bugünkü hali, sosyal medyada paylaşılan görüntüler sonrası büyük tepki topladı.


Göbek Taşında Dansöz, Hamam Tasında Yemek

yüzyıldan günümüze ulaşan hamamın içinde çekilen videolarda, göbek taşında dansözlerin sahne aldığı, müşterilere hamam taslarında yemek ve içecek servis edildiği görülüyor.
Osmanlı’nın klasik dönem mimarisini yansıtan yapının bu şekilde kullanılmasına sosyal medyada binlerce kullanıcı tepki gösterdi.
Pek çok kişi, Mimar Sinan’ın eserlerinden birinin “eğlence alanına dönüştürülmesinin kültürel mirasa saygısızlık olduğunu” savundu.


Kültürel Mirasın Kullanım Biçimi Yeniden Tartışma Yarattı

Söz konusu görüntüler, tarihi eserlerin ticari amaçlarla nasıl kullanılabileceği konusundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.
Uzmanlar, Osmanlı’dan bugüne ulaşan yapıların koruma statüsünün yetersiz kaldığını, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

Tarihi yapının bulunduğu Koca Mustafapaşa semti, İstanbul’un en eski Osmanlı mahallelerinden biri olarak biliniyor.
Bölgedeki birçok yapı gibi Kapıağası Yakup Ağa Hamamı da Osmanlı taş işçiliğinin ve klasik hamam mimarisinin nadide örneklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Ancak bugün, duvarları ışıklandırılmış, kubbeleri ses sistemleriyle kaplanmış hamamın “eğlence mekanı” haline getirilmesi, tarihçiler ve mimarlık çevrelerinde ciddi tartışmalara neden oldu.

Mimar Sinan'ın İstanbul'da yaptığı ilk hamam - Sözcü

Restorasyondan Sonra Kullanımı Değişti

Hamam, uzun yıllar harap halde kaldıktan sonra özel mülkiyet kapsamında restore edildi.
Restorasyonun ardından yapının kültürel miras bilincine aykırı şekilde kullanılmaya başlanması eleştirilerin odağında.
Bazı mimarlık dernekleri, “Tarihi yapıların sadece dış cephesinin değil, kültürel kimliğinin de korunması gerekir.” ifadeleriyle duruma tepki gösterdi.

Tartışmaların büyümesi üzerine, sosyal medyada “Tarihi miras eğlenceye alet edilemez” etiketiyle paylaşımlar yapıldı.
Bazı kullanıcılar ise yapının kamuya devredilmesi veya kamulaştırılması gerektiğini savundu.


Tarihi Hamamın Geçmişi: 480 Yıllık Bir Miras

Tarihi kayıtlara göre Kapıağası Yakup Ağa Hamamı, 1545 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edildi.
Yapı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayda “Kapıağası” unvanıyla görev yapan Yakup Ağa tarafından yaptırıldı.
Hamam, Mimar Sinan’ın İstanbul’da inşa ettiği erken dönem eserlerinden biri olarak kabul ediliyor.

Osmanlı klasik dönem mimarisinin temel öğelerini barındıran yapı, kubbe düzeni, ısıtma sistemi ve taş işçiliğiyle dikkat çekiyor.
Yüzyıllar boyunca mahalle halkına hizmet veren hamam, 1938 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden özel mülkiyete geçti.


“Kamulaştırılmalı” Görüşü Gündemde

Tarihçiler, böylesine önemli bir yapının mülkiyet tartışmalarından çıkarılarak kamusal koruma altına alınması gerektiği görüşünde.
Bazı akademisyenler, “Tarihi eserlerin özel mülkiyet altında eğlence merkezine dönüştürülmesi, kültürel mirasın özüne zarar verir.” diyerek çağrıda bulundu.

Yetkililerden ise konuya dair resmi bir açıklama yapılmadı.
Ancak sosyal medyada artan tepkiler üzerine Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun konuyu incelemeye alması bekleniyor.


Yakup Ağa Kimdir?

Kapıağası Yakup Ağa, Kanuni Sultan Süleyman döneminde saray görevlileri arasında önemli bir konuma sahipti.
Hayırseverliğiyle tanınan Yakup Ağa, 16. yüzyılın ortalarında Mimar Sinan’a bu hamamı yaptırarak dönemin mimari zenginliğine katkı sundu.
İstanbul’un kültürel dokusuna kazandırdığı bu yapı, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ ayakta.

İLGİLİ HABERLER