Hürriyet'ten Büyükakın'a Sert Cevap: 'Sirmen ve Erenkaya'nın Yüzüne Söylemiş midir?'
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın'ın geçmiş dönemlere yönelik eleştirilerine sosyal medya üzerinden sert bir şekilde yanıt verdi.
İSU Genel Kurulunda Yatırım Eleştirisi
Hürriyet, İSU Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kocaeli’nin alt yapısı ve yatırımları konusunda eleştirilerde bulunmuş ve "Bu kadar yatırımdan bahsediyorsunuz ama ufacık yağmurda bile Venedik gibi oluyor birçok yer" demişti. Bu eleştirilere yanıt ise Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’dan gelmişti. Büyükakın, İzmit’in geçmiş dönemlerdeki yönetimini eleştirerek, 90’lı yıllarda Sefa Sirmen ve Hikmet Erenkaya dönemini örnek göstermişti. Büyükakın, o dönemde İzmit’in her yerinin “Venedik gibi” olduğunu, Belsa’nın önüne kadar su bastığını belirterek o yıllarda yönetimin kötü olduğunu ima etmişti.
Hürriyet’ten Cevap: Bunları Yüzlerine Söyledi mi?
Hürriyet, Büyükakın’ın bu açıklamalarına sosyal medya üzerinden sert bir yanıt verdi. Hürriyet, “Tahir bey, Sefa bey ve Hikmet bey yüzüne de söylemiş midir acaba bunları?” diyerek, geçmişteki belediye başkanlarına yönelik eleştirilerin yalnızca arka planda yapıldığını ve doğrudan yüzlerine söylenip söylenmediğini sorguladı.
Hürriyet, şu ifadeleri kullandı:
“İSU genel kurulunda, 'bu kadar yatırımdan bahsediyorsunuz ama ufacık yağmurda bile Venedik gibi oluyor birçok yer' dedik. Demez olaydık… Tahir bey yine geçmişe çattı; 90’lı yılları ve Sefa Sirmen ile Hikmet Erenkaya dönemini kastederek 'sizin dönemizde her yer Venedikti, Belsa’nın önüne kadar su basıyordu' dedi. Yani yağmur yağdığında her yeri su basıyordu, Sefa bey ve Hikmet bey döneminde çok kötü yönetiliyordu demeye getirdi. Merak ediyorum, o sık sık yedikleri yemeklerde, buluştukları kahvaltılarda ya da vakıf toplantılarında Tahir bey, Sefa bey ve Hikmet beyin yüzüne de söylemiş midir acaba bunları? 'Siz bu kenti çok kötü yönettiniz, hiçbir şey yapmadınız' vs demiş midir? Aksi durum arkadan konuşmak olur. Hani mert dövüşmek denen bir şey vardır ya…! Ya da cephede adam kaybetmek…! Bilemedim.”
